Köşe YazısıManşet

Bizimle yaşadığınız müşterek mazinizden utanmıyormusunuz!

ÜLKÜCÜ HATIRALARA HÜRMETKÂRIZ…
ANCAKKK… “DİNİM;KİNİMDİR” NE DEMEK!
“BİZİMLE YAŞADIĞINIZ MÜŞTEREK MAZİNİZDEN UTANMIYORMUSUNUZ!”
Dost meclisinde bulunmak, sohbet etmek, ciltler dolusu kitap okumaktan daha faydalı görülmüştür.
Yıllar önce dost meclisinde dinlediğim ders alınacak güzel bir hikaye var;
“Günün birinde bir adam çölde devesiyle giderken, kızgın kumların üzerinde susuzluktan ölmek üzere olan bir bedeviye rastlamış.
Hemen durmuş, adamı kucağına almış. Su içirmiş, yüzünü gözünü yıkamış… Torbasını açıp karnını doyurmuş…
Adam biraz kendine geldikten sonra da devesini alıp yola birlikte devam etmişler.
Uzun bir yolculukmuş. Gece mola vermişler. Her ikisi de uyumuş.
Sabah olup adam uyandığında bir de ne görsün. Ortada ne hayatını kurtardığı bedevi ne deve ne de bir damla su varmış!
Adam gece hepsini çalıp götürmüş!
Çölün ortasında öylece kalakalan adam açmış ellerini:
-Ey adam!! Suyumu, ekmeğimi, devemi, ipekli hint kumaşlarımı çaldın! HELAL OLSUN!
Ama insanlara olan güvenimi daha mühimi merhametimi çaldın ya. İşte o sana HARAM OLSUN!”
Anlattığımız bu hikaye üzerine
bizde deriz ki;
Ülkücü Hareket mensubu olmanızdan dolayı Ocaktan ve Partiden verilen liste sonucu önce asistan daha sonra akademisyen ve fakültelere dekanlar oldunuz…Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimler Enstitüsü Müdürleri oldunuz…
Belediye başkanı-il genel meclisi üyesi-üst bürokrat-zengin işadamı-velhasıl MASA-KASA-NİSA sahipleri oldunuz ya hepsi size HELAL OLSUN.
Ancaakkk….Başbuğumuza, Devlet Bey’e ve davaya ihanet edip ABD-NATO-FETÖ-CHP-İP ve PKK’nın partisi HDP’nin peşine takılıp insanlara olan güvenimizi sarstınız ya işte o sizlere HARAM OLSUN!
Kenardan cenaze namazını seyredenler, kendileri gibi yaşayanların aşağıdaki mahallelerine göç ettiler.
Oraya verebilecekleri hiç bir değere sahip değiller.
Taşındıkları mahallenin rengini alacaklar ama oraya “kişilik zayıflıkları” sebebiyle hiç bir renk katamayacaklardır.
Bizim de onlarla ilgili gönlümüzdeki bütün HAFIZA İZLERİNİ SİLİP üzülmek yerine “temizlendiğimiz” için SEVİNMEMİZ İCAP EDER.
Çünkü bugün ülkücü olmayanın dün ne olduğunun önemi yok. Yaptıkları zehirli faaliyetler kutlu harekete zarar veriyorsa siz bizden değilsiniz!
Sadakat, sevginin muhabbetin mayasıdır. Fikri mayası bozuk olanın sevgisi şaibelidir, çökmüştür.
Çünkü…VEFA…Yangın varken seçtiğindir..Söndükten sonra seçsen ne yazar, vazgeçsen ne yazar!
Samimi ülküdaşlarıma derim ki;
Kalbiniz bir terazi gibi olsun. Önce insanları ölç tart ve sonra sevgine sağır, yüreğine ağır olanları ait oldukları yerde bırak. Bırak ki bugünkü gibi boşuna ne gönlüne, nede ömrüne yük olmasınlar.
Fikrini ve iradesini başta fetö gibi mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ olanların sözü de kendisi de muteber değildir.
Ülkücü kavramıyla esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Hani… Bir türküde diyor ya “geçen gün ömürdendir” diye. Tam olarak mevzu bu aslında. Filmin sonunda kendi elini sinesine vura vura; “tükendiiii naktiiii ömrüüüm dildee sermaye bir âh kaldı gülüüüüm amaaan” diye bulmak istemiyorsan uyan dön bir bak çevrene.
Gülistan bahçesi yerine dikenli kaktüs dolu “Kerbelâ çölünü” tercih etmişseniz ve ülkücülükle alakası olmayan bir soyka kadının lideriğini kabul etmişseniz biz ne yapabiliriz ki.?
“Güvenmek” sevmekten çok daha önemlidir. İNSAN GÜVENDİĞİNİ SEVER. Güvenin bittiği yerde, sevgi de kuş olup gider.
Çünkü biliriz ki;
Asıl olan söz dili değil, hal dilidir. Konuşmaktan çok inandığı gibi yaşamaktır.
Serasker katil Hüseyin Avni Paşa’nın dediği gibi;”DİNİM KİNİMDİR” sözünden hareket ederek “Devlet Bahçeli ve Erdoğan düşmanlığı” Ankara Ocağı ve Genel Merkezde birlikte görev yaptığımız, taş medrese de birlikte kaldığımız eski kadim arkadaşlarımla, şehrimizin güzel üniversitelerinin nimetlerinden 40 yıldır yararlanan ve nasıl olsa emeklisi gelmiş akademisyenlerin gözünü kör, kulağını sağır, dillerini lal eylemiş…
Ülkücü hatıralara hürmetkârız.
Ancakkk.!!
Sevgili Başkanım/Ağabeyim Sevgili Halil Kaya’nın dediği gibi:
“Ne biçim evrim geçirdiniz be!
Bizimle yaşadığınız müşterek mazinizden utanmıyor musunuz?”
Ülkücülük EDEP ve Gönül Seferberliği ile SEVGİ üzerine inşa edilmiştir. Temeli Türk Töresidir. Türk Töresinde “kadim dosta” kötü sözler söylemek yoktur. Hele de müşterek bir mazi var ise..
Zaman gençliği, gücü ve kuvveti alıp götürür. Mevki, makam zaten emanettir. Her an gidebilir. Ölüm ise insanı malından ve mülkün servetinden ayırır. İnsanlar ebedi yolculuğa ancak bir kefenle yola çıkar.
Şer odaklı olmayalım ki dünyada nefret tohumunu üretmeyelim.
Aynı bağın bülbülüyüz biz. Güle birlikte yanarız, yeter ki gaflete düşüp de dikene kurban gitmeyelim.
Mesnevi’de Hz. Pir der ki;
“-O kadar çok koşmayın, o kadar çok yorulmayın, şu yerin altında ÇIRAK ne olmuşsa, USTA da o olmuştur.
Dualı ve şühedalı bir kutlu hareket olan gençlik sevdamız Üç Hilal’e ihanet edenlerin sonu ne acı ve ne rezilcedir.
Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak…Biz de ibretle izleyeceğiz sonlarını!
Davamızın, teşkilatımızın zor günlerinde “çileye” talip olan ülküdaşlarımızı, trenden inmeyenleri, kaçmayanları, satmayanları, SİZLER VAR OLUN, sizler baştacısınız.
2-Mayıs-2023

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!