EDİRNE’Yİ ENVER ALACAĞINA BULGAR ALSIN
BİZ TÜRKLER…İSTANBUL’UN FETHİNDEN ÇOK DAHA ÖNCE BALKANLAR DA İDİK.
ARTIK ANADOLU TÜRK’E DAR GELİYOR.
Kosova’nın kuzeyindeki olayların ardından MSB, NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığı’nın talebi üzerine
bir komando taburunu Kosova’ya gönderilmesi yine gönlümüze “evlad-ı fatihan” topraklarını düşürdü.
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın soyundan gelen Dışişleri Bakanı,Tarihçi Ord.Prof.Dr.Fuad Köprülü Hocamız yazdığı TUNA Şiirinde der ki;
“Kırık minareden duyulmaz
ezan,
Hep ocaklar sönmüş devrilmiş
kazan,
Bir inilti duydum sandım bir
ozan,
Sesime ses veren karlı dağlarmış..”
Can Balkan Coğrafyası…
Evlad-ı Fatihan… Sana nasıl kıydılar.! Hain kansız soysuz “devşirme paşalar” başta Selanik olmak üzre birkaç gün içinde seni elin gavuruna nasıl teslim ettiler.
Balkanlar denilince bir Türk olarak ciğerim her daim kavrulur.
Dün…”EDİRNE’Yİ ENVER ALACAĞINA BULGAR ALSIN” diyenler.! Balkanları Bulgar ve Yunan çetelerine satan hainlerin sütü bozuk veledleri (torunları) bugün Cumhuriyet Türkiyesini parçalamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Türkiye’de modern Türkoloji’nin kurucusu kabul edilen “ÂLİM” insan değerli Tarih Hocası Ord.Prof.Dr.Fuad Köprülü TUNA Şiirinin ikinci kıtasıyla devam eder…
“Tuna boylarında sıra selviler,
Tan yeli estikçe sessiz ağlarmış,
Gül bahçelerinde baykuşlar öter,
Şu viranelikler eski bağlarmış.”
XlV. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu’dan Rumeli’ye yönelik yapılan Osmanlı fetih hareketleriyle birlikte Balkanlar’ı VATAN YAPMAK ve “şenlendirmek” için Anadolu’daki Oğuz Türkleri özellikle Konya ve Karaman ile İçel dolaylarından Oğuz Türkleri Balkanlar’a yerleştirildi.
Dolasıyla gönderilenler;
Türk oğlu Türk’tür. Evlad-ı Fatihandır… Yörüktürler. Kadim bir Türk Yurdu olan Balkanlar, Osmanlı Devleti öncesinde de Avarlar-Bulgarlar-Uzlar-Kumanlar gibi farklı Türk boylarının yerleşim yeri olmuştur.
Biz Türkler İstanbul’dan çok daha önce Balkanlarda idik.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşından (93 Harbi) günümüze değin Balkanlar’da Misak-ı Milli dışında kalan soydaşlarımız maruz kaldıkları katliam, baskı, zulüm ve asimilasyon politikalarının etkisiyle anavatanları Türkiye’ye göç etmişlerdir.
Gerek mübadele yılları gerekse İnönü-Menderes-Demirel ve Özal hükümetleri dönemindeki nüfus hareketliliği;Türk’ün Türk vatanına göçünden başka bir şey değildir.
Bugün halen Balkan Coğrafyasında yaklaşık 2 milyon soydaşımız bulunuyor.
Balkan Türkleri, sadece “zor günlerde” Türkiye’yi hatırlamaz, fiziki olarak Türkiye sınırları dışında olsalarda ruhen yaşamlarını Türkiyeyi düşünerek ve İstanbul-Bursa sohbetleriyle idame ettirirler.
Manastır-Üsküp-Köstence-Gümüşcine-Prizyen-Kırcaali-Mostar-Ohri vb gibi bir çırpıda sayacağımız onlarca şehirlerde yaşayan soydaşlarımızın sofralarına oturmak bu gerçeği gözlemlemek için yeterlidir.
Osmanlıya karşı Balkan Devletleri hazırlık yapıyor Osmanlı devlet adamları aynı bugün muhalefet gibi “beka sorunu yok” deyip kelimenin tam anlamıyla UYUMAKTALAR.!
Oysa ki birilerinin UYANIK olması gerek.!
Dönemin Osmanlı Devleti Hariciye Nazırı ASIM BEY Meclisi Mebusan’da çıkan bir tartışmada;“BALKANLARDAN İMANIM GİBİ, NAMUSUM GİBİ EMİNİM.” diyor.
Yani öyle bir gaflet ve öyle bir delalet ki Balkanlar’daki fırtınadan kasırgadan adamın haberi yok.!
Bu sözler harbin başlamasından birkaç gün öncesindedir.
Altay’dan Tuna’ya koca bir yükü sırtlamış bir milletin evladı olarak GAFLETİ gördükçe üzülüyorum.
Bugün “beka sorunu yoktur” diyen Kasetçizade Bay Kemal ve Soyka Heval Meral gibiler ne bölgemizdeki gelişmelerden ve ne de dünyadaki gelişmelerden bi haber ZAVALLILARDIR.
Gaflet ve dalalet içindeki devlet adamları “devletin beka sorunu yok” diye diye devletin sınırları 1699 Karlofça Antlaşmasından 1921’de Sakarya Nehrine kadar çekilmiş, küçücük bir Anadolu’ya sıkışıp kalmışız.!
Ey Haçlı Dünyası…Bilesiniz ki…
Artık Anadolu Türk’e dar geliyor.!
Büyük milletlerin hayatı, büyük denizlere benzer. Türk Milleti bir okyanustur. Medleri ve Cezirleri vardır.
Anadolu topraklarında yaşayan Batı Türklüğünün Med’di yani yükselmesi Sakarya’dan başladı, Viyana’ya, Yemen’e, Cezayir’e, Don-Volga’ya dayanmıştı.
Cezir yani geri çekilme yine Sakarya’da bitti. Şimdi Med halindeyiz. Sakarya’dan çıktık. İzmir’e, Edirne’ye, Hatay’a vardık.
Misak-ı Milli sınırları dışında kalanları bu aziz millet ergeç milli sınırları içerisine alacaktır. Bu arzumuz uzak değildir.! Çünkü birinci Med için Yahya KEMAL
der ki;
“Gelmiştik bir zaman Sarı Saltuk’la Asya’dan,
Bir bir Diyâr-ı Rûm’a dağıldık Sakarya’dan.”
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER