Teftiş
“Arkadaşlar haber geldi, müfettişler kurumumuzu denetleyeceklermiş, herkes
hazırlığını ona göre yapsın. Eksiği olan tamamlasın.”
Peki bu teftiş mi şimdi? Önceden haber
verilen hiçbir denetim teftiş değildir. Olsa olsa günü kurtarmak, iyi gözükmek, makyaj
yapmak, ha bir de mümkünse ödül ve takdir almaktır.
Üzülerek ifade etmeliyim ki işleyiş bu yönde. Hangi kuruma giderseniz gidin çok da
farklı değil. Peki bu şekilde gerçekte yapılmayanları yapılıyormuş gibi göstermek, amiyane
tabirle işi kitabına uydurmak kime ne kazandırır? Ha gün kurtulur, teftiş atlatılır, ama var olan
sorunlar halının altına süpürülmüş olur. Uzun vadede ise hepimiz kaybederiz, tüm ülke
kaybeder.
Yöneticilik makamında oturan, illa resmi araba ile de değil, kendi aracına binerek
zaman zaman denetime çıksa, aksayan yönleri not alsa ya da aldırsa, sorunları anında ve
yerinde tespit etse, çözüm yolları geliştirse kim ne kaybeder? Bence ülke kazanır, hepimiz
kazanırız.
Haberli teftişler (!) şirin gözükmeler, güzellemeler ve aferinler var olan sorunları
çözmüyor. Örneğin inşaat firmalarından teslim alınan kamu binaları denetleniyor mu?
Kullanılan malzeme, kapı, pencere doğramaları, su-elektrik tesisatları, havalandırma, ısıtma
ve asansör sistemleri, çevre düzenlemeleri sıkı bir denetimden geçiyor mu?
Öyleyse iyi bir denetim mekanizması şart. Bu mekanizmanın iyi işleyebilmesi için
hepimiz dürüst davranmalı, eğer yanlış yapılan bir şey varsa vazgeçilmeli, telafi edilmeli,
yanlışta ısrar edenlere caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. Bu ülke hepimizin ve başka
Türkiye yok. Sorunları görmezden gelmek, sahaya inmeden denetimleri kağıt üstünde
yapmak tüm ülkeye kaybettirir.
Şunu hep aklımızda tutalım ki Türkiye yüzyılını ancak ve ancak ülke menfaatini kendi
şahsi menfaatlerinin üstünde tutanlar hayata geçirebilir. Resmiyetten taviz vermek, ahbapçavuş ilişkisi, “Ya şu …..kurumda tanıdığın biri var mı?”…diye başlayan adam kayırmacılık
anlayışı hepimize topyekun kaybettirir.
Açık olalım, net olalım, dürüst olalım. İşi layıkıyla yapacak olanlara görevi teslim
edelim. Siyaset ve sendika liyakatin önüne geçmesin. Gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.
Bugün alacağımız kararlar yarınlarımızı etkileyecektir bilinciyle hareket edeceğimiz o güzel
ve mutlu günlere beraberce el ele.